Vasatın normalleştirilmesiyle mücadele etmek için!
Şu an tüm eserlerimize bakıyorsunuz.
Bu sayfada tüm kitaplarımızı görebilir ve satın almak istedikleriniz için yönlendirme linkine ulaşabilirsiniz.
Göç Kültürü:
Balkan Savaşları, Rumeli'den Osmanlı'ya Göç Hareketi, Göçün Son Dönem Osmanlı Politikasına Etkisi
Göktürk Yaşar
Bu kitap tarihimizdeki çok önemli ve sıkıntılı bir döneme özel bir bakış açısı getirmektedir. Rumeli göçünü olgusal olduğu kadar insancıl bir bakış açısıyla da işleyen yazar bu göçün nedenleri kadar iç ve dış politikadaki sonuçlarını da irdelemiştir. Göktürk Yaşar’ın birincil kaynakları okuyabilecek dil bilgisine sahip olması ve buna ek olarak edebi yeteneği hem akademik hem de rahat okunur bir eser ortaya çıkarmıştır.
Das Hildebrandslied
Çev.: Niyazi Berk Aslan
Eski Germen kahramanlık destanlarından oluşan derleme, ölümünden sonra oğlu dindar Ludwig tarafından Hristiyanlık öncesi döneme ait olduğu ve bundan dolayı günah sayılması gerektiği bahanesiyle yok edildi. Böylece, Das Hildebrandslied'in bulunabilen bu tek bir parçası dışında, derlenen tüm kahramanlık destanları kayboldu.
Cezaevinden Mektuplar
Briefe aus dem Gefängis
Rosa Luxemburg
Çev.: M. Kağan Will Şahinoğlu
Wroncke, Mayıs Sonu 1917
Sonjuscha, nerede olduğumu, sana bu mektubu nerede yazdığımı biliyor musun? Bahçeden! Küçük bir masa taşıdım kendime ve şimdi yeşil çalıların arasına gizlenmiş oturuyorum. Sağımda karanfil kokan sarı Frenk üzümü, solumda bir kurtbağrı çalısı, üstümde bir Norveç akçaağacı ve genç, ince bir kestane ağacı geniş, yeşil ellerini birbirlerine uzatıyor ve önümde büyük, ciddi ve narin akkavak beyaz yapraklarıyla yavaşça hışırdıyor. Yazdığım kâğıdın üzerinde yaprakların hafif gölgeleri güneşten gelen parlak ışık kıvrımlarıyla dans ediyor ve zaman zaman yağmurdan ıslanmış yapraklardan yüzüme ve ellerime bir damla düşüyor.
Türk Göçmen Gençlerin Kimlik Oluşturma Süreçleri:
Wut Filminin İncelenmesi
Buse Salih
İlk göç edenler, sınırlı eğitim ve dil engelleriyle mücadele ederek Almanya’ya adım atmışlardır. Yabancı bir toprakta, farklı bir kültürde kendilerine bir hayat inşa etme mücadelesi vermişlerdir. Kimliklerin şekillendiği, özgürlük ve baskı arasında gidip gelen zorlu bir deneyim oluşturmuştur. Ancak günümüzdeki gençler, köklerini korumaya çalışırken aynı zamanda yeni bir toplumun içinde yeşermişlerdir. Almanya’nın sınırlarında doğmuş ve büyümüş olan bu nesil, iki dünyanın renklerini taşıyan bir mozaik haline gelmiştir. Almanya’ya giden ilk “işçi” nesil dil bariyerleri, kültürel farklılıklar, entegrasyon süreci gibi problemlerle boğuşurken, Almanya’daki genç Türk göçmenler için bu problemlerin yerini çok daha farklı sorunlar almıştır.
Türk-Alman sineması, bu deneyimleri beyaz perdeye taşıyan ve toplumun göçmenlerle ilgili farkındalığını artıran önemli bir araçtır. Filmler, göçmenlerin yaşadığı zorlukları, sevinçleri ve çatışmaları anlatarak izleyicileri etkilemeyi hedeflemektedir. Bu filmler, toplumun göçmenlerle daha empatik bir bağ kurmasına ve kültürel çeşitliliği tanımasına olanak tanır.
Yıldızlar Dökülüyor Gökyüzünden
Cevat Galip Tan
İŞİME GELİR
Yaşamak için daha bir işime geliyor,
Ölüm içimdeyken.
Nereden bakarsan bak,
Hâlâ ıslık çalar dudaklarım.
Ellerim cebimde,
O sokak benim
Bu sokak benim.
Hiç aldırmadan yaşarım.
Anamdan çıktığımdan beri,
Ağzım hiç kapanmaz.
Bir gün ağlıyorsam,
Üç gün gülerim.
Yaşamak işte böyle işime gelir,
Böyle böyle idare ederim.
Bizzat Yaşarken
Fevzican Çelik
Çıplak vücudumuzdaki soğukluk gibi
Çarpar gözlerin her uyanışında.
Olsun
Ben yine sana en anlamsız yerlerde
Gizlice bakarım,
Zakharion Konuşmaları
M. Kağan Will Şahinoğlu & Göktürk Yaşar
Buraya gelince daha iyi anladım. Yazmak, içimdeki bilinçlere atılan birer tokatmış meğerse. Elime uzun zamandır kalem almadığımı hatırlamanın verdiği yanıcı etki benliğimde tartışılmaz bir ahmaklık. Fazla dünya kokuyorum...